5 maymun

5 Maymun ve Toplumsal / Kurumsal Negatif Ögrenme

Kafese bes maymun koyarlar. Ortaya da bir merdiven konur ve onun tepesine de iple bir kangal muz asilir. Her bir maymun merdivenleri çikarak muzlara ulasmak istediginde dışarıdan üzerine soguk su sıkılır. Her bir maymun ayni denemeyi yapar, buz gibi soguk suyla islatilir. Bütün maymunlar bu denemeler sonunda sirilsiklam islanirlar. Bir süre sonra muzlara dogru hareketleneni diger maymunlar engellemeye baslar.


Su kapatip maymunlardan biri disari alinir, yerine yeni bir maymun koyulur. Ilk yaptigi is, kosup muzlara ulasmak için merdivene tirmanmak olur. Fakat diger dört maymun buna izin vermez ve yeni maymunu bir de döverler. Daha sonra islanmis maymunlardan biri daha yeni bir maymunla degistirilir. Ve o da merdivene ilk yaptigi atakta dayak yer. 

B
u maymunu en siddetli ve istekli döven de biraz önce digerleri tarafindan engellenen ve ilk dayagi yiyen birinci yeni maymundur. Islak maymunlardan üçüncüsü de degistirilir. Bu da ilk ataginda digerleri tarafindan cezalandirilir. Diger dört maymundan yeni gelen ikisinin en yeni gelen maymunu niye dövdükleri konusunda hiç bir fikirleri yoktur ama en istahli dövenler de onlardir. Sonra en bastaki islanan maymunlarin dördüncü ve besincisi de yenileriyle degistirilir.

 

Ama tepelerinde o bir kangal muz hala asili oldugu halde artik hiç biri merdivene yaklasmamaktadir.

 

Neden mi?


Çünkü burada isler böyle gelmis ve böyle gitmektedir.


Artik Türkiye'de oldugu gibi kötü yönetilmeyi ve maymun davranisini kaniksarsiniz, sonuçta hayatinizdan memnun olmaya baslar, kurulu düzenin savunucusu olup karsi çikana da en çok ve en istahli siz engel olursunuz.


Degismemiz umudu ile..


İşyerinde konuşuyor musunuz?

 

Şirket içi iletişim sorunları, büyük küçük yerli yabancı her şirkette çalışanların sıraladığı sorunlardan en önde geleni olarak ortaya çıkıyor. İletişim sorunlarını çözmek için getirilen teknolojiyse, yalnız bırakıldığında, yarayı büyütüyor

 

Internet ile iletişim, günlük yaşamımıza girdiğinden beri, e-postanın yararları ve zararları üzerine konuşuluyor. Türkiye’deki nüfusun yaklaşık %19’unun internet kullanıcısı olduğu tahmin ediliyor. Ancak, araştırmalara göre, büyük şehirlerde, gençler ve çalışanlar arasında bu oran yüzde 80’leri aşıyor.

 

E-posta ofis yaşamının vazgeçilmez bir parçası oldu. Eğer sizin de çalıştığınız şirket resmi iletişim kanalı olarak e-postayı tanımladıysa, iş yaşamınız gitgide bu aracın hakimiyeti altına girmiş demektir.

 

Otomatikleşen izole yaşam

 

Servisten inip masanıza ulaşınca sabah çayınızı alır almaz bilgisayarınızı açıyorsunuz, değil mi? E-posta adresinize gelen mesajları okuyorsunuz. Diğer taraftan da, başka bir pencere açıp ekranınızda yahoo, turk.net, hotmail, gmail uzantılı kişisel adresinizdeki mesajları kontrol ediyorsunuz. Üstelik her servis sağlayıcı ayrı bir kullanıcı adı tanımlamış, siz de ayrı şifre belirlemiş bulunduğunuz için bunları hatırlamakta zorluk çekmeye başlayabilirsiniz.


Bu mesajların bazılarına hemen cevap vermek gerekiyor. Yoksa kutunuzun limiti zorlanıyor. “System yöneticisi”nden onlarca otomatik uyarı yazısı alıp kutuyu iyice doldurmamak için silinmeli bir kısmı.


Bazı mesajlar da o kadar eğlenceli ki, derhal başkasıyla paylaşma isteği doğuruyor. Bilgi İşlem departmanının defalarca yasaklamasına rağmen, “forward” ediyorsunuz arkadaşlarınıza. “7 kişiye yolla, aşkını bul” türünden bir mesaj daha var: İnanmıyorsunuz ama yine de gönderme zorunluluğu hissediyorsunuz, ya doğruysa kehanet? 7 arkadaşınızı seçerek, özür dileyen bir giriş yazısı ile yolluyorsunuz onlara. Zaman da ne çabuk geçiyor...

 

Kuyruklu mesajlar

 

Hemen “iş” adresinize dönüyorsunuz. Birkaç tane de sorun anlatan mesaj var mutlaka. Ayrıca bir tanesi, altınızdaki, yanınızdaki üstünüzdeki herkese CC’lenmiş. Kimbilir kimler de BCC satırına yazılarak aldılar bu mesajı. Bugün şenlik var yani. 1 sorun, 1 mesaj, geometrik olarak sayısı artacak diğerleri.


Biri ötekine eklenmiş mesajlar, cevaba ulaşamadan, gitgide uzayarak dolaşacak sanal alemde. Kim ne dedi, niye dedi, üstü ne dedi? Neden o öyle dedi... “Aman, bana bir şey olmasın da” düşüncesiyle yaratılan ilk mesaj geçen dakikalarla kanıt toplayarak gezerken o kadar büyüyecek ki gerçek sorunu anlamak ya da hatırlamak için sayfalarca okumak gerekecek... Hele birden fazla problem ve buna ilişkin mesaj varsa, gününüzün çok büyük bir bölümü bunlarla ilgilenmekle geçecek demektir.

Çoğumuzun bir günü böyle geçiyor zaten. Yüzyüze gelerek, ya da birkaç telefonla 15 dakikada çözülecek işler, “kuyruk” maillerle günlere yayılıyor.  “Ben onu kasdetmemiştim, sanırım bir iletişim sorunu yaşadık” diye başlanan mesajların sayısı artıyor (Özür ve düzeltme yazıları da ısrarla yine mail ortamında yaratılıyor!).

 

Herkese “görmeden” ulaşabilirsiniz

 

E-posta hemen herkesi ulaşılabilir yaptı. Müşteriden, sıradan bir personele kadar herkes şirket yönetimine, hatta tüm personele aynı anda ulaşabiliyor. İşler belki de daha hızlı ilerliyor. Ama bir o kadar da yanlış gidebiliyor. Kişisel ilişkileri, duygusal ifadeleri yok ediyor. Sigara odasına veya tuvalete gitmek zorunda olmasa bütün hafta boyunca hiç kimseye görünmeden, kimsenin elini sıkmadan yaşayabilenler var şirketlerde. Birinin yıllık izine çıktığını arkadaşlarının odalarına uğrayıp veda etmesinden değil de “ofis dışında  otomatik e-posta  yanıtı”ndan, doğum günü olduğunu deparmanca kesilen pasta yerine, sistem yöneticisinden gelen standart kutlama mesajından öğreniyoruz.


E-posta kullanımı etiğini, temel iletişim ve görgü kurallarını öğrenmeden, Türkçe’lerini düzeltmeden bu hızlı iletişim gücünü ellerine alanlar, ardarda çamlar da deviriyorlar. “İki nokta, tire ve kapa parantez” ile personeline  mutluluğunu anlatan müdürleri, zincir mesajlarla kişisel sorunlarını çözdüğünü sananları, e-posta ile iletişimin bir sorumluluk olduğunu göremeyenleri, “anında, hızlı ve güvenilir iletişim ağı kurarak iletişim sorunlarımızı çözdük” diyenleri hemen uyarmak gerekiyor. Yakında departmanlarında  istifalar, devamsızlıklar ve üretimde hatalar tabiidir, müşteri memnuniyeti azalabilir, hedeften şaşmalar görülebilir. Yani, iletişim sorununun yan etkilerini yaşayabilirler...

 

Lütfen mazeretinizi seçiniz

 

Nükleer denizciliğin babası sayılan Amerikalı Amiral Rickover kapısına şöyle bir yazı asmıştı:
Lütfen hem bana hem de kendinize zaman kazandırmak için, mazeretinizi aşağıdan seçerek, numara ile belirtiniz.
1. Ben size söylediğimi sanmıştım.
2. Eskiden beri böyle yaparız.
3. Kimse bana söylemedi.

4. Vaktim yok!
5. Niye uğraşayım, Amiral zaten kabul etmez
6. Unuttum
7. Benim işim değil ki.
8. Ben onay bekliyorum.
9. Bu iş bizim departmandan çıktı.
10. Amirime sorun.

 

Deyiş

 

Bir insana üniversiteyi bitirtebilirsiniz ama düşünmeyi öğretemeyebilirsiniz. FORA

 

 İdil Akidil Türkmenoğlu

Ümitvar olunuz ! Şu istikbal inkilabatı içinde en yüksek gür sâda islamın sâdası olacaktır.
 
Facebook beğen
 
zaman gösterdi ki cennet ucuz değil, cehennem dahi lüzumsuz değil. zalimler için yaşasın cehennem!
 
"Düşünerek hareket etmek, Allah'tandır. Acele etmek ise, şeytandandır."
 
"Bizim düşmanımız cehalet, zaruret, ihtilâftır. Bu üç düşmana karşı san’at, marifet, ittifak silâhıyla cihad edeceğiz."
 
İnsan bu dünyaya ilim ve dua vasıtasıyla tekemmül etmek için gelmiştir.
 
Altın Fiyatları

kaynak: hasaltın
 
Bugun 426889 ziyaretçiburadaydı
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol